-
1 بصر
Iبَصَر1. izlemekAnlamı: seyretmek2. kafaAnlamı: anlama kabiliyeti, zeka3. temaşaAnlamı: hoşlanarak bakma4. sağgörüAnlamı: gerçekleri görebilme yeteneği5. basiretAnlamı: doğru görüş, uzağı görüş6. zekâvetAnlamı: çabuk anlama ve kavrama, zekâ7. müşahedeAnlamı: görme, gözlem8. seyretmekAnlamı: bakmak, izlemek9. nazarAnlamı: bakış, göz atma10. zekâAnlamı: anlak, dirayet, zeyreklik, ferasetIIبَصُرَgörmekبَصَّرَaydınlatmakAnlamı: bir sorun üzerine bilgi vermek -
2 لمح
IلَمَحَgörmekIIلَمَّحَ1. dokunmakAnlamı: ilişkin, ilgili olmak, değinmek2. imlemekAnlamı: dolayısıyla anlatmak3. değinmek -
3 ارتأى
-
4 رأى
رَأَى1. görmek2. görmekAnlamı: anlamak, kavramak, sezmek3. kavramakAnlamı: iyice anlamak4. anlamakAnlamı: konuları, olayları kavramak ve düşünmek, idrak etmek5. hissetmekAnlamı: farkına varmak, anlamak -
5 رمق
См. также в других словарях:
görmek — i, ür 1) Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm. A. Gündüz 2) Anlamak, kavramak, sezmek Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin. R. E. Ünaydın 3) Yanına… … Çağatay Osmanlı Sözlük